Üreme çağındaki kadınların yaklaşık % 15’inde tıp dilinde infertilite veya subfertilite denilen doğurganlık, üreme fonksiyonlarında bozukluk , gebe kalabilmekte sıkıntı diye tanımlayabileceğimiz sorun mevcuttur. Ayrıca oluşan gebeliklerin de yaklaşık % 30’ u ana rahmine tutunduktan sonra kaybedilmektedir. Her ne kadar, sıklıkla Tüp bebek diye bilinen yardımcı üreme teknikleri (YÜT) sık başvurulan bir tedavi seçeneği haline gelmiş olsa da bu tedavilerle ilişkili maddi ve duygusal sıkıntılar nedeniyle yeni bilimsel çabalar, üreme fonksiyonlarını etkileyebilecek değiştirilebilir faktörler üzerine yoğunlaşmaktadır; mesela beslenme ve hayat tarzı değişiklikleri…
Beslenme faktörleri, birçok hastalığın nedeni olarak öne sürülmüştür ve beslenme alışkınlıklarında yapılacak değişiklerin üreme fonksiyonlarını arttırabileceği fikri umut verici gözükmektedir.
Mevcut verilere göre, gebe kalmak isteyen bayanların tam tahıl, omega-3 yağ asitlerini, balık ve soya tüketimini arttırmaları ve trans yağları ve kırmızı et tüketimini azaltmaları önerilmektedir. Ayrıca, folik asit içeren günlük multivitaminlerin gebelikten önce ve gebelik sırasında tüketilmesi sadece doğumsal kusurları önlemekle kalmaz ayrıca gebe kalınma ve gebeliğin devam etme potansiyelini de iyileştirir. Buna karşın, vitamin D ile gebe kalınabilme arasındaki ilişkiyi destekleyen kanıtlar hayvan deneylerinde ümit vaadedici olsada henüz yetersizdir.