Merhaba,
20 yıllık tecrübeme dayanarak bir diyet akımının moda mı, yoksa bilim farkındalığı mı olduğunu çok net algılayabilirim ve bizler yapılan araştırmaların birebir takibindeyiz. Ben glütensiz beslenmeyi desteklesem de, bu tarz beslenmeyi desteklememin sebebi piyasadakinden oldukça farklı.
Glütensiz beslenme modelleri kişilere yanlış lanse edilmiş , kilo almanın en büyük nedeninin glüten olduğu iddia edilmiş ve kişiler yanlış yönlendirilmiştir. Aslında sorun çok daha büyük ve ciddi.
Glüten buğday ürünlerinde doğal olarak bulunan bir proteindir. Hamur işlerinde kabarmayı sağlayan bir proteindir. Yani yumuşak ve kabaran ne varsa glüteni çok yüksek demektir. Bu protein sindirilmesi oldukça güç bir proteindir ve hazımsızlık, gaz, sindirim güçlüğü, karında aşırı şişme sorunları yaratır. Ancak tek sıkıntısı bu değildir. Günümüzde paketli ürünlere ve pastane ürünlerine, ekmeğe ekstra glüten katılmış, toplumun çoğu da karbonhidrat ve hamurlu ürün ve paketli ürüne yönelince vücudun kaldıramayacağı veya temizleyemeyeceği düzeyde glütene, uzun süre maruz kalmıştır. Bunun da da bağırsağın iç yüzeyinde birikerek bağırsak bariyerine zarar verdiği, sızdıran bağırsak dediğimiz bir rahatsızlığa sebep olduğu kanıtlanmıştır. Yani burada glütene maruz kalma düzeyi ve süresi önemlidir. Az düzeyde bir glüten vücut için çok da problem yaratmaz.
Sızdıran bağırsak, bağırsağın içinde kalması gereken bakterileri, besin artıklarını, virüsleri mayaları bağırsak dışına sızdırmaya başlar. Vücudun içine yayılan bu artıklar vücut tarafından saldırı olarak algılanır. Yabancı maddeye karşı vücut bağışıklık hücrelerini( yani askerlerini) harekete geçirir ve vücutta bir savaş ve alarm durumu başlar. Bu savaş vücudun enerjisini ve vitamin mineral depolarını yavaş yavaş boşaltmaya başlar. Küçük bir sızıntıyla başlayan durum vücuda yayılır ve otoimmün hastalıklar( romatizma, haşimato tiroidi, insülin direnci, fibromiyalji, algılama sorunlarına sebep olan beyin sisi, ms , sebebi bilinmeyen immün rahatsızlıklar, artmayan vitamin mineral değerleri ) oluşmaya başlar.
Piyasadaki glütensiz ürünlerinin hepsinin sağlıklı ve amacınıza hizmet ettiğini düşünmeyin. Glütensiz ürünlerin çoğu Çölyak Hastalığı( glüten enteropatisi) dediğimiz doğuştan gelen bir hastalık grubu için üretilmişlerdir ve pirinç unu, patates nişastası,mısır unu içerirler. Bu da çölyak olmayan ama glütensiz beslemeye çalışan biri için yanlış seçimlerdir. kan şekeri dengesizliği ve hızlı kilo almaya sebep olurlar.
Şu anda çok revaçta olan ‘Glütensiz ve Rafine Şekersiz’ diye tanıtılan tatlı alternatifleri de çok kalorilidir. Kilo vermeye uygun değildir. Ayrıca kuru meyvelerin insülin direncini tetikleme durumu vardır ve bu tatlılarda genelde kuru meyveler kullanılır.
Et ,tavuk, balık, yumurta,
Süt ,yoğurt, ayran, cacık
Kinoa,teff, karabuğday gibi tohumlar ve unları
nohut mercimek maş fasulyesi gibi kurubaklagiller ve unları
badem fındık ceviz kabak çekirdeği hindistan cevizi ve unları
Sağlığınızla ilgili gerçek yolunuzu bulmanızı dilerim